9 Ocak 2014 Perşembe

14. Yolun sonu.




Evime döndüm. İlk iş, eşofman tayt çorap yağmurluk ve bilumum malzemeyi çamaşır makinasına attım.

Bu yolculuğun, benim için bir hayal kırıklığı olmayacağını baştan tahmin ediyordum. Gerçekten de, hayatımda yaptığım en iyi işlerden biri oldu.

3 ay boyunca yalnız başıma yollarda olmak... Bunun nasıl hissettirdiğini kısaca nasıl tarif edebilirim tam bilmiyorum, ama şöyle diyeyim. Bir süre sonra yolda olmayı öyle kanıksadım ki, bazen bunun (yolda olduğumun) farkına irkilerek varıyordum. Özellikle insanın düşünmeye çok zaman bulduğu zamanlarda, yani şehir gezmecelerinden ziyade yollarda oluyor bu - mesela Garmeh'e doğru çölde giden eski Mercedes'in bir koltuğunda otururken, kaç haftadır yolda olduğumu hesaplayıp, bütün bu hikayeye nasıl uyum sağladığımı düşünüyordum. Sabah kalkıyorsun, haftalardır yaptığın şey yollarda olmak, seyahat etmek. Bir süre sonra sanki hayatımda başka bir şey yapmamışım - bütün ömrümü gezerek geçirmişim gibi gelmeye başladı. Çalışma hayatı (kelimenin tam anlamı ile) "bulanık" anılardan ibaretti. Kod yazmak, çağrı çözmek, işe gitmek... Bir zamanlar böyle şeylerle uğraşırken, şu işe bakın, İran'da bir otobüste, bilmediğim yerlere doğru gidiyorum! Vay canına vay!



Bu seyahat içime öyle sindi ki, geriye bakıp da "keşke şöyle yapsaydım" dediğim tek bir şey bile yok! Sadece "iyi ki!"lerden bahsedebilirim.

İyi ki bisikletle gitmişim... Türkiye'de öyle çok yer gördüm, öyle çok insanla tanıştım ve sohbet ettim ki... Yolcuğun tamamını bisiklet üzerinde geçirmedim ama, geçirdiğim sürede yaşadıklarım bana yetti. Harikaydı. Harika. İyi ki, sınırsız zamanım varmış gibi, yavaş yavaş seyahat etmişim.

Tek başıma olmak, benim için hiç problem olmadı. Yolda o kadar çok insan bununla ilgili sorular sordu ki... Oysa gerçekten, tek olmanın nesinden çekinildiğini hayal bile edemiyorum.

Kamp kurmak, doğada olmak, turistik olmayan yerlerden geçmek, benim "gezgin" olma hissimi çok artırdı. Bu hissi sevdiğime, bu şekilde seyahat etmenin benim için anlamlı olduğuna karar verdim. Güzel bir müze, tarihi bir yapı... Lonely Planet kitabını takip ederek pek çok etkileyici yer gördüm. Ama bu yolculuğumda benim aklımda en çok kalanlar... Yağmurlu bir gecede kaldığım eski köy ilkokulu, terk edilmiş bir kalede kamp kurmak, Suşehri civarında girdiğim termal buzdolabı-küvet, bir köyde çadırımın içine doluşup, avaz avaz bağırarak Kürtçe sayı saymayı öğreten çocuklar, İran'da beni arkadaşımın evine kadar otomobili ile götüren yardımsever Ali oldu.


Bu seyahate çıkmadan önce, iş yerinde çalışarak geçirdiğim günlerimin, sonumu yavaş yavaş getirdiğini düşünüyordum. Haftaiçi sabah uyandığım zaman, ne mutlu ne de mutsuzdum - hiçbir şey hissetmiyordum. Benim için anlamlı olacak bir şey yapmak istiyordum. Kaderimi değiştirmek istiyordum. Hayatı daha farklı yaşamak istiyordum. Bu benim için önemliydi. Bu imkana sahiptim.

Bu yolculuğun beni değiştirmesini, daha iyi biri yapmasını istiyordum. Farkındalığımın artmasını umuyordum. Evet, değişen bazı şeyler oldu. Yıllardır rutine binmiş olan ev/iş/arkadaş düzeninden ayrıldım. Tek başıma, istediğim gibi 3 ay geçirdim. Zihnimde doyurmak istediğim yerleri doyurdum.

Sonunda hem işimi, hem evimi hem de arkadaşlarımı özlemeye başladım. İstifa ederek yola devam etme şansım vardı. İstifa etmedim. İşime, evime ve arkadaşlarıma döndüm. Yola çıkmaya nasıl karar verdiysem, dönmeye de öyle karar verdim. Yola çıkma kararı zordu. Dönme kararı çok daha zor oldu. Ama dönmeyi ben seçtim.

Şimdi, işime olan bakış açım değişti. Seyahatle ilgili açlığımı doyurdum - artık omzumu silkip, yöneticilerime "ben gidiyorum" diyebilecek kadar seyahat tutkum yok. Ama daha önemlisi, İstanbul'da çalışarak geçirdiğim zamanın da aslında boşa geçmediğini düşünüyorum. Tersine, burada geçen zaman çok değerli, ve boşa geçirilmemesi lazım (kendi "değişimim" ile neyi kastettiğimi anlıyor musunuz)... Şimdi, çalışma hayatımdaki hedeflerime daha iyi konsantre olabiliyorum.

Her şeyin bir yeri ve zamanı var. Çalışma zamanını çalışarak geçirmek lazım. Seyahat zamanını seyahatle geçirmek lazım. Ben her ikisinin, beni daha iyi bir adam yapan şeyler olduğunu düşünüyorum.

...Ve evet, zamanı gelince, tekrar büyük bir seyahat yapmak istiyorum - zamanının geleceğine eminim. Bununla ilgili planım yok; sadece ileride, böyle (nasıl? henüz ben de bilmiyorum!) bir seyahati gerçekleştirebilecek güce, isteğe ve imkana sahip olmayı diliyorum. Umarım şans benden yana olur. Yazgımı çok merak ediyorum.

Bazı arkadaşlarım "cesur" olduğumu söylediler. Yaptığımın cesaretle alakası yoktu - çevremde bu işi yapan ve mutlu olan bir sürü insan vardı. Ben onların yöntemini izledim. Eminim ki, benim tanıştığım kadar çok gezgin ile tanışan hemen herkes, ister istemez sonunda böyle bir maceraya atılacaktır. Bu açıdan, kendimi hiç özgür hissetmedim (Birden fazla insan, çok "özgür" olduğumu falan söyledi, o yüzden bunu belirtiyorum). Çevremde seyahat eden insanlara uydum sadece; bisikletle seyahatin harikulade olduğunu görür görmez anlamıştım. Fakat bu pek "özgür" bir düşünce değil - daha çok iyi bir fikrin kopyalanması. Özgür olmayı gerçekten isterdim, fakat nasıl özgür olunabileceği konusunda hiç bir fikrim yok; bu seyahatte özgürlüğü bırakın tatmayı, kokusunu bile almadığımı düşünüyorum. Kaldı ki, yolculukta beni motive eden hislerden biri egom idi. Kim, egosu ile özgür olabilmiş ki...


...Çamaşırları makinaya attıktan sonra, evi biraz derleyip toparladım. Ardından yapacak bir şeyim de kalmamıştı. Tam 3 aydır böyle hissetmemiştim, ne yapacağımı bilmiyordum, can sıkıntısı ile salonda birkaç volta attım. Sonra, kanepeye oturup, kumandayı elime aldım.


Yolun sonu.

5 yorum:

  1. Keremik helal... Süpersin :) hepsini bi solukta okudum, detaylı şekilde de dinlemek istiyoruz senden :))

    YanıtlaSil
  2. teşekkürler :) beğenmene sevindim kehkeh :P

    YanıtlaSil
  3. ben de bir solukta okudum, çok da özendim :P ve senin adına çook sevindim. en kısa zamanda görüşmek üzere!

    YanıtlaSil
  4. Sitenizi yeni keşfettim ve yazılarınızı müthiş bir keyifle okudum. Çok güzel bir yolculuk olmuş, siz de içtenlikle çok güzel anlatmışsınız. Umarım daha nice böyle harika yolculuklar yaparsınız.

    YanıtlaSil